yarım kalan japon sineması macerasına hirokozu koreeda’nın bir hafta içinde 5 filmini izleyerek giriş yaptım; arakçılar(manbiki kazoku), bitmeyen yürüyüş( aruitemo aruitemo), kimse fark etmiyor(daremo shiranai), küçük kız kardeşim(umimachi diary) ve benim babam, benim oğlum(soshite chichi ni naru).
izlediğim 5 filmde de diyalog oldukça azdı, afili cümleler, çarpıcı müzikler yok. melodrama evrilmeye çok müsait hikayelerde acılar sömürülmeden yansıtılıyor. çarpık ilişkiler, terk edilen çocuklar ve yalnızlıklara rağmen ani patlamalara ve gerilime yer verilmemiş. olası gerilimler törpülenmiş. anlatılanlar oldukça düz; izleyeni germez, şaşırtmaz ve heyecanlandırmaz. koreeda’nın bu ihtişamsız ve duru sinema dili bir zamanlar anadolu’da filmindeki dere boyu yuvarlanan elmayı anımsatıyor. elmanın yuvarlanışı gibi tekrar eden isimler, oyuncular, tema ve tüm buna rağmen bambaşka hikayeler.
filmlerin hayatı taklit edişi ilgi çekici. her hikayeye bir anda dahil oluyoruz asla karakterlerin aklından ne geçiyor bilemiyoruz. karakterler derin işlenmiyor, film akışı içinde birtakım bilgiler edinilse de her şey çok sınırlı. tüm bunların yanında filmin bitmesiyle de tüm o dokunaklı kurgunun bir anda dışında kalıyoruz.
koreeda sinemasını iki kelimeyle özetlemek gerekirse her türlü abartı ve manipülasyondan uzak ‘olgun dram’ diyebiliriz.
uzun uzun analizler, psikolojik tahliller yapılan karakterleri, filmleri, şiirsel replikleri asla küçümsemiyorum hepsinin yeri ayrı ancak koreeda tüm koşuşturma içinde durup dinlenmek ve dinlemek gibi.