arif ve alim

nişaburek
2 min readJun 7, 2024

--

bilgi edinmenin iki yolu vardır. ilki duyu organları, akıl ve nakille öğrenilen bilgidir. bu bilgiyi elde edene alim denir zıddı cahildir, amelle, ibadetle ilgisi yoktur. bilgi edinmenin ikinci yolunda ise bilgi, keşif ve ilham ile elde edilir, tefekkür, allah’ı ve isimlerini anma, zikretme, ibadet yani amelle sıkı sıkıya bağlıdır. bu nedenle keşif ve ilham ile elde edilen bu bilgiye marifet, marifet sahibine ise arif denir. arifin zıddı ise cahil değil münkirdir.

tasavvufi gelenekte arifin bilgisi alimin bilgisinden üstündür. zira alimin bilgisinin kaynağı eşyadır/şeylerdir. insan, eşyaya her zaman belli bir perspektif ile vakıftır. bu perspektif zaman ve mekan ile sınırlıdır, şeyler kendi tamlığıyla perspektif üstü bir bakış olmadan bilinemez. bu anlamda nesnel bilgi, nesnenin/şeylerin bilgisi mevcut zaman ve mekan için doğru ve gerçek olarak kabul edilse de perspektifin değişmesiyle her zaman yanlışlanabilir.

bilimin tarihsel gelişimine bakıldığında bu durum çok net bir şekilde gözlemlenir. misal aristoteles-batlamyus kozmonolojisi copernicus devrimine kadar gerçekti/doğruydu. yine özel izafiyet teorisiyle esir varsayımı ve hızların toplama kuralının geçersizliği, aynıandalığın ve zamanın göreliliği, uzaklık kavramının göreliliği ortaya çıktı. bundan 30 yıl sonra da yeni gözlemlerle bu bilgiler de yanlışlanabilir.

filibeli ahmet hilmi’nin amak-ı hayal kitabında anlatılan bir hikaye vardır. bir alemde dört ayaklı, göz yerine iki arpacık soğan taşıyan yani görme duyusundan yoksun bir kavim vardır. bu kavimdeki tantan nam bir kişi mevcut duyu organları ve akıl ile ile güneşin nefes ile kaynayan bir kazan olduğu ve bu kazanın da yedi yüz altmış sekiz buçuk adet kulbu olduğu bilgisine ulaşmıştır. bu bilgi bizim perspektifimizden nasıl yanlışsa işte eşyanın hakikatini kavramada da beş duyu organı ve akıl da aynı şekilde yetersiz kalır.

bu durum şunu net bir şekilde ortaya koymaktadır, nesnel bilgide mutlak doğru/hakikat yoktur. mutlak doğrudan bahsedildiği anda metafizik alana girilmiş olur.

işte arifin bilgisi eşyaların ardındaki hakikatin bilgisidir, yanlışlanamaz, niyazi mısri’nin arife eşyada esma görünür cümle esmadan müsemma görünür dediği.

yani alem, allah’ın esmasının tecelligahıdır, her bir eşyada bir veya birden fazla isim tecelli etmiştir. bu bilgiye de ancak keşif ve ilham ile ulaşılır. fuzuli’nin,

hikmeti dünya vü mafiha bilen arif değil

arif oldur bilmeye dünya vü mafiha nedür

şeklinde tanımladığı gibi dünya ve dünyanın içindeki her şeyi bilen arif değildir, arif odur ki dünyayı ve içindekileri unuta yani arif odur ki eşyanın görünen o izafi bilgisinden sıyrıla.

hikmeti dünya vü mafiha bilen arif değil, arif oldur bilmeye dünya vü mafiha nedür

--

--

nişaburek
nişaburek

No responses yet